Vessel.
Uyandım. Bir anlığına da olsa nerede olduğumu anlayamayacak kadar uykuluydum ama uyanmıştım işte. Yanımda duran kovaya doğru uzandım ve içindeki suyu çarptım yüzüme, o beni birazcık da olsa uyandırmıştı. Ağzım, sanki dışkı yemişim gibi kokuyor ve hissettiriyordu. Burun deliklerimden soldaki kapanmıştı, nefes alırken zorlanıyordum. Ayağa kalktım ve bu yıkık dökük evin banyosunda kalan son şey olan kırık aynadan kendime baktım. Artık grileşmiş, kirli ve uzun saçlarım, gür ve gri sakallarımla birlikle yüzümün neredeyse her tarafını kaplıyordu. Göz altlarım, tıpkı bir rakununki gibi simsiyahlardı, yüzümün her yanından yorgunluk akıyordu. Koyu kahverengi deri ceketim, yılların izlerini üzerinde taşıyordu. Ceketimin altındaki tişörtüm o kadar kirliydi ki, bir zamanlar beyaz olduğunu bilmesem yalnızca görerek onun beyaz olduğumu anlayamazdım. Beni buraya kimin koyduğunu hatırlamam uzun sürmemişti. Bunu size anlatabilmek için öncelikle kendimi biraz tanıtmam gerekiyor. Bu düşündüğünüz kad