Sonsuz Kont
“Neredeyim ben?” İlk olarak soğuğu hissetti, her neredeyse burası buz gibiydi. Her şey griydi ve hava rutubet kokuyordu. Sorusunun kendi kulaklarına yankılanarak dönmesinden, içerisinde olduğu yerin büyük ve boş bir mekan olduğunu anlayabiliyordu. Fakat bütün bu tespitler, onun gerçekten nerede olduğuna dair sorusunu cevaplamakta yetersizdi. Baş aşağı bir şekilde tavana asılmış olduğunu fark eden Edmond, gövdesine bir tür deri kemer ile bağlanmış olan kollarını hareket ettirmeye çalıştı, fakat başaramadı. Bağlar onu kangren edecek kadar sıkı olmasa da onu yerinde tutabilecek kadar sağlamdı. Gözlerini birkaç defa kırpıştırdı ve bu sefer daha dikkatli bir şekilde etrafına bakmaya başladı. İçerisinde olduğu yer, çok büyük ihtimalle bir depoydu. Gri duvarların üzerinde numaralar ve yönlendirici oklar vardı ama bu deponun ne deposu olduğuna dair hiçbir fikri yoktu. Deponun içerisinde, ne için kullanılabileceğine dair hiçbir işaret yoktu. Eğer burası şehrin rıhtım...