Kayıtlar

Hayaller ve Fanteziler Üzerine

Hayallerim hakkında düşündüğümde, kendimle ilgili hala anlamlandıramadığım pek çok gerçekle karşılaştım. Bu yazıyı yazarken hala bu gerçekleri tamamen anlayamadım ve bunları kendime sakladığım sürece asla anlayamayacağımı hissediyorum. Belki bu gerçeklerin ardına saklandığı şifrenin anahtarı "ben"den ziyade "başkası"dır. Bunu beni tanımayan üçüncü bir kişiye anlatıyormuşum gibi okumanızı isterim. Çocukluğumdan beri, özellikle doğa içindeyken o doğayı gerçekten göremedim. Nedense o doğa bir simülasyonmuş gibi hayal kurardım. Bazen bu hayal "Gerçek doğa tamamen yok oldu ve ben onun olabilecek en gerçekçi versiyonunu bir simülasyon olarak deneyimli yorum. Bu simülasyonun kontrolü benim elimde ve istediğim zaman bunu kapatıp gerçek dünyaya dönebilirim. Gerçek bu kadar güzel ve etkileyici değil, fakat onun içinde yaşamak zorundayım." şeklindeyken, bazen de bu hayal "Bu simülasyon, beni gerçek dünyaya ve doğaya hazırlamak için geliştirildi ve bu simülasyond...

Vessel.

  Uyandım. Bir anlığına da olsa nerede olduğumu anlayamayacak kadar uykuluydum ama uyanmıştım işte. Yanımda duran kovaya doğru uzandım ve içindeki suyu çarptım yüzüme, o beni birazcık da olsa uyandırmıştı. Ağzım, sanki dışkı yemişim gibi kokuyor ve hissettiriyordu. Burun deliklerimden soldaki kapanmıştı, nefes alırken zorlanıyordum. Ayağa kalktım ve bu yıkık dökük evin banyosunda kalan son şey olan kırık aynadan kendime baktım. Artık grileşmiş, kirli ve uzun saçlarım, gür ve gri sakallarımla birlikle yüzümün neredeyse her tarafını kaplıyordu. Göz altlarım, tıpkı bir rakununki gibi simsiyahlardı, yüzümün her yanından yorgunluk akıyordu. Koyu kahverengi deri ceketim, yılların izlerini üzerinde taşıyordu. Ceketimin altındaki tişörtüm o kadar kirliydi ki, bir zamanlar beyaz olduğunu bilmesem yalnızca görerek onun beyaz olduğumu anlayamazdım.   Beni buraya kimin koyduğunu hatırlamam uzun sürmemişti. Bunu size anlatabilmek için öncelikle kendimi biraz tanıtmam gerekiyor. Bu düşündü...

Kaptanın Seyir Defteri: 21 Haziran 2023, Perşembe

Satırlarıma nasıl başlayacağımı bilmiyorum zira gördüğüm, daha doğrusu gördüğümüz şeyler kesinlikle bu yolculuğa başlarken hayal dahi etmediğim şeylerdi. Yolculuğumuzda kazayla karşılaştığımız bu yeni ve değişik ada medeniyeti, bizi kendi medeniyetimiz hakkında bir sorgulama sürecine soktu. Elbette bu medeniyeti anlamamız için, çoktan arkamızda bıraktığımız bir medeniyet hakkında ne biliyorsak kullanmamız gerekti. Bu konuda, o eski medeniyetten kalan diyarlardan gelme bir kişinin mürettebatımda olması, belki de bu durumda elimizdeki en büyük şanstı. Bahsi geçen ada, Pasifik Okyanusu’nda, Hawaii’nin de uzağında olan ve oradaki insanların ıssız sandığı bir yerdi. Ada, Oahu adasına yakın bir büyüklükte, görünürde gerçekten de hiçbir şeyin olmadığı bir tropikal orman içeriyordu. Honolulu’dan yola çıktığımızda bu adaya rastlayabileceğimize dair bize bilgi verilmişti, fakat bu adaya varmamız kesinlikle kendi isteğimizle olmadı.    19 Haziran gününün başlarında, saat sabahın bir buç...